O zamanların gündemi tamamen ansiklopedik içerik taşısa da birkaç nesil kartpostalların büyüsüne kapılmıştır yıllarca. Mektup ile Kartpostalın arasında inanılmaz derbi denecek kadar bir çekişme vardı . Aslında mektup yazmak hayli yorucu olmasının dışında iyi okur yazar olma zorunluluğu vardı. Bir sayfa yazı yazmak yaslıların görmeyen gözleri için de hayli zordu . Kartpostallar aslında mektubun gizli yardımcısıydı yıllarca . On yüzeyinde hangi seçilmiş resim veya fotoğraf olursa olsun arkasında adres yeri ve pulun yapıştığı yerin haricinde kalan bölüme uzun uzun yazmak zordu .Yazı karakterinin mümkün olduğu kadar küçük harfle yazılsa da ancak 4 cümleyi bile geçemiyordu . Zamanlar kartpostalların ölçüleri de bu yüzden değişime uğradı .Ama posta parasının fazla olmasından geleneksel boyda olanlar uzun sure ilk sırada idi satın almada ve gönderiminde . Tamamen resmiyetin dışında özel olmayan bu açık aleni kısa mektuplaşma yönteminde ne yazılmışsa bunu postacı dahil herkes okuyabiliyordu. O yüzden sevgilinin birbirine kartpostal göndermesinde gizli duygu sadece seçilen resim ve fotoğrafın sırrında idi . Özenle seçilen kartpostallar gönderilenden daha çok gönderenin kişiliğinin aynası idi .
Evlerde takvim sanki bir gelenekti . Daha yeni yıl için alınan takvimlerde ilk bakılan bayramların ve özel günlerin hangi ayda hangi güne denk geldiğiydi . Böylece 3 hafta veya 2 hafta önceden kimlere kart gönderilecekse bir liste hazırlanır o sayıya göre özel kartpostal almak için gereken yere gidilirdi . Genellikle kırtasiye önlerinde satılan kartpostallar zamanla postane önlerine kurulmaya başlamış özel bir is imkân sağlanmıştı kendi içinde . Yıllar öncesinde belli çizgiler ve desenler içeren kartpostallar da endüstriyel bakış acısında tasarlanmaya başladı . İlk olarak parlayan kartpostallar daha çok ilgi görmeye başladı . Özellikle yılbaşı zamanı çam ağacını evlerinde süsleyemeyen halk bu parıltı ile yılbaşını daha fazla hissediyordu sanki... Kartlar çeşitlendikçe anlam ve önemlerine göre sınıflandıkça fiyatlarındaki artış ve daha önemsenip birde zarf içine konunca eskiye nazaran gönderimler düşmeye başladı . Sadece bayramlar ve özel günlerden ziyade en önemli başka bir yönü de bulunduğu ile ait fotoğrafların kartpostallara konmasıyla bir iç ve dış turizmde reklam pay idi. İlk 1893 de açılan serginin amacı da aslında buydu .Ne olursa olsun hangi ülke hangi tatil beldesi olursa olsun mutlaka o yerin fotoğraflarını içeren kartpostallar alınmasa da bakılmaktaydı sanırım hala da öyledir . Yabancı bir ülkede ise kişi en yakınına oranın posta pulu ile bir kartpostal atmak içinden geçer ve genellikle de yapılır . Yeni nesil için bu geçerli midir bilinmez ama bir kartpostal ile yaşamını geçirenin tatil sonrası yapmasa da -ah neden bir kart almadım dediği an hayatında mutlaka olur .
Belli dönemlerde Yeşilçam'ın en çok popülaritesini koruduğu yıllarda kartpostallar uzun sure askerliğini yapan Mehmetçiğin de bir eğlencesi idi .En sevdiği artistin bir kartpostalını almak hele ki beğendiği bayanın pozu biraz çekici ise onu ve arkadaşlarını eğlendiren bir unsurdu . Sevilen insanın değeri daima fotoğraflarda korunurken kâğıdının kalitesi ve yıpranmayan dayanıklı yüzeyi en az iki yıl ya defterinin arasında ya da dolabının iç kısmında dururdu . Bakmak ve görmek , elle dokunma imkânı olmasa da en büyük avuntudur hayallerde düşlemek . Bu bir şart getirmez tasvirin içeriğinde .Önemli olan anılarda onu korumak ve özlemi yasarken her ne olursa olsun hissedebilmektir .
Hayatımızda hiç farkına varmadığımız yitirdiğimiz bazı değerlerimizde bu sahip olduğumuz adetlerimizin hepsi birer koleksiyona dönüşüyor beynin bir yerinde . Oysa evlere gelen bir sebepten dolayı bu kartpostallar çocukların gerçek koleksiyonlarıydı bir donem . Okullarda öğretmenler çocukların sahip olduğu şeylerin değerini bilmesi için koleksiyon yapmaya yönlendirirlerdi . Sınıfta bos ders zamanlarında ilk sorulan soru - kim koleksiyon yapıyor ? olurdu . Çoğunlukla herkesin ortak koleksiyonu kartpostal olurdu .Bu aslında ne kadar çok birbiri ile iletişim halinde olan insanlığın göstergesiydi . Telefonun yaygınlaşıp ucuz hale gelmesi en önemlisi her eve girmesi ile gizliden kartpostalların önemi azalmaya başladı . Yazısını görmek yerine sesi duymak insana daha önemli geliyordu . Ama zamanla insanların sesi duymasının daha da kolay yöntemleri icat edildikçe artık seste geri plana itilmeye başladı. Bunun en belirgin olanı elektronik postanın geçmiş yıllarda ilk sırada olmasıdır .Her gecen gün değişen haberleşme yöntemleri bir öncekinin pabucunu dama atsa da sanırım kartpostal 'in sağladığı sıcak ilgiyi hiçbiri sağlayamayacak. Kişinin kendi el yazısıyla matbaanın ve kâğıdın dokusunun yanında yol aldığı zaman içindeki kokuyu hiç bir elektronik icat geri getiremeyecek .
Yazan: Aylin Zihli Kalan
0 yorum:
Yorum Gönder
Yazıyla ilgili Yorumlarınızı Paylaşabilirsiniz.